Vizyona giren filmlerden olan Suikast Treni (Bullet Train) filmine gidelim mi sorusuna cevap veriyorum. Evet, gidin. Ancak bu tavsiye filmin, derin bir görsel tatmin sağlayacağı anlamına gelmiyor. Gidin ve Brad Pitt'i, Sandra Bullock'u, Ryan Reynolds'ı görün.
Hatta bir ara Channing Tatum'u da görebilirsiniz. Ama gerçekten minik bir ara. Zaten Pitt dışındaki yıldızlar çok kısa görünüyor ekranda.
Magic Mike'ın Bullet Train ziyareti. (Suikast temalı filmde çıkıp bi striptiz show yapsa işte o zaman gerçek bir aksiyon olurdu.)
Bu bile iyi bir PR yapmaya yetiyor. Mesela ben hep merak ederdim Sandra Bullock'un botokslarını. Geceleri uyuyamazdım. En son halini gördüm ve merakımı giderdim. Artık Bullock'lu botoksların neye benzediğini biliyorum.
Bu magazinel bilgiden sonra dublörün dilemmasını konuşalım. Hollywood film yıldızının dublörlüğünden, aynı yıldızın film yönetmenliğine giden yolun geldiği noktadır Suikast Treni.
David Leitch aksiyon filmleriyle bilinen bir yönetmen. John Wick ve Deadpool 2 de aksiyon türü izleyicilerinin yakından bildiği seriler. Tür olarak bana pek hitap etmese de sevilen yapımlar bunlar. Fakat tüm o Hollywood mimikleri, klişeleri ve hızlı tempolu bir müzik eşliğinde dövüşmeli sahnelerin yanı sıra iyi-kötü ayrımından başka bir de "iyi niyetli" etiketinin bulunduğu bir film. Japon roman serisinden uyarlanan filmde -ki dikkat spoiler geliyor- birbirinden alakasız gibi görünen suikastçıların bir trende bir araya gelmesi ve aa çok şaşırtıcı bir şekilde aynı şeylerin peşine düşmeleri anlatılıyor. Bu bahsettiğim iyi niyetli kavramı da suikastçıların bazılarının kötü şansı sebebiyle yaptığı hatalara dayanıyor. Hata dediğim de adam öldürmek. Herkesin zayiatı, mesleğine göre tabi.
Hakkını yiyemem. Suikastçıların absürtlüğü ve birbirine bağlanan karakter hikayelerinin nispeten çok boyutlu olması keyifli. Ama işte zevk meselesi. Dövüş sahneleri, hatta bizatihi profesyonel dövüş maçları ilgimi çekse de müzikli, ritimli ve şahını Jackie Chan abimizin yaptığı komedi bazlı dövüş sahneleri beni çok fazla çekmiyor. Aslında niyetim filmi faşist bir şekilde ele almaktı. Ama yazarken filmin bana hitap etmeyen bu türün en kötü örneği olmadığına karar verdim. O yüzden aksiyon severseniz gidin derim. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki en aksiyon severlerin bile listesinde ilk 10'a girecek bir film değil.
Bir gün gerçekten çok beğendiğim bir filmden bahsedeceğim. O güne kadar da yaşlı ama karizmasından pek bir şey kaybetmeyen Brad gibi I'm Sorry diyorum.
Comentarios