Twenty Somethings, yetişkinlik çağına yeni girmiş bir bireyin iç dünyasını anlatan bir kısa filmdir. Gia 21 yaşına yeni girmiş bir bireydir ve yetişkin olacak olmak onu korkutuyor. Karakterin içinde hâlâ bir çocuk yaşaması, daha doğrusu üç çocuk yaşaması, kaygılarını dışarı vurmasını sağlıyor.
Filmin yaratıcısı Aphton Corbin, uzun bir palto içerisine üç çocuk saklıyor. 1,10 ve 16 yaşlarında olan bu çocuklar, gelişen benliğin bir yansımasıdır. İd, ego ve süperegoyu temsil ediyorlar. 1 yaşındaki Gia, yemeyi ve uyumayı; 16 yaşındaki Gia, her zaman güvensiz hisseden bir süperegoyu; 10 yaşındaki Gia ise yönetmene göre en olgun karaktere sahip olan, sağduyulu bir benliği anlatıyor.
“I just love this idea of all these kids and what they’d look like stacked up in a trench coat. Trying to navigate through life. It felt like the perfect metaphor of trying to steer through life while hiding your insecurities.”
“Tüm bu çocukları ve onların uzun bir palto içerisine tıkışınca, nasıl görünecekleri fikrini çok sevdim. Hayatı yönlendirmeye çalışmak, hayatta kendi özgüvensizliklerini gizlemeye çalışırken aynı zamanda hayata yön vermenin kusursuz metaforu gibi hissettirdi.” Aphton Corbin
Gia’yı filmin en başından beri bir paltoyla görüyoruz. Henüz barın kapısındayken kaygısını yüzünden anlayabiliyoruz. Hikâye barda devam ediyor. Gia, bardan ne sipariş edeceğine karar veremeyip, olgunca bir içki söylemek yerine bir bebeğin benliğiyle hareket edip pastaya saldırmayı seçer. Kendisini zor tutar. Dans etmek için salonun ortasında kendine güvenini kaybedip sakar hareketler sergiler. Hemen ardından ise yine 16 yaşın hızlı değişen duygularıyla, bir erkek ilgisini çeker. Hatta bu sahnenin gösterge bilimsel yönünden bahsetmek istiyorum. Birinden hoşlanmanın, hissedilen duygunun yoğunluğu her zaman karında uçan kelebekler olarak hitap edilir ya, bu sahnede 16 yaşındaki Gia’nın paltonun karın bölgesinden dışarıyı izlemesini bizlere gösterir. Bir paltonun içinde yer değiştiren Gia’nın belikleri de içinde yaşadığı karmaşık duygularla kendini yönlendirmeye çalıştığını anlatıyor.
O gece yaşadığı karmaşık duygular ve düşünceler, onun tuhaf davranışlar sergilemesini sağlıyor. Bu durum onu utandırıyor ve Gia kendini tuvalete kilitleyip ağlıyor. Peşinden gelen ablası, onunla konuşuyor. Her insanın kaygıları olduğu ve Gia’nın yolundan mutlaka geçtiklerini anlatıyor. Hatta yetişkin insanların hâlâ içlerinde birer çocuk yattığını ve bunun dışarı vurulmasının bir yanlış olmadığını ona öğretiyor. Doğru bir bilinçle doğru zamanda doğru yerde insanın kendini doğru yönlendirmeyi öğrenmesini hatırlatıyor.
Comments