Dizilerle beraber yeni karakterlere merhaba dediğimiz bu dönem, Marvel’ın gerileme dönemlerinden biriydi. Bütçelerin yanlış kullanılması, kötü CGI veya saçmalayan senaryolar… Fakat bu filmle Marvel heyecanı yükseltiyor. The Marvels filmi Quantumania ,Thor ve Dr. Strange filmlerinden çok çok daha iyi bir yapım olmuş.
İçerik olarak incelediğimde muazzam bir Marvel filmi diyebilirim. Her zamanki gibi eğlendirdi ve evreni daha da genişletti. Tamamen ara doldurmalık filmdi bu. Gerekli bir film mi? Evet gerekli bence.
ŞİMDİ SPOILER ZAMANI
Filmlerin temaları bazen karanlık bazen de çok renkli (çocukça değil, RENKLİ!!!) olabiliyor Marvel’da. Eternals ve Ms. Marvel’ın karşılaştırılması gibi düşünün. Ama hepsi mükemmel bir uyum içerisinde.
The Marvels, bizlere aslında bir aile filmi sunuyor. Olay örgüsü, bir ailenin birliğini anlatırken; büyük, ortanca ve küçük kız kardeş ilişkilerine tanık oluyoruz. Gerçekten bu filmin konusuna girmeyeceğim, çok saçmaydı. Kreeler oraya saldırmışmış, Captain Marvel da el atmışmış… Bana zorlama bir senaryo gibi geldi.
Asıl konuşmamız gereken konu, bu filmin, evreni nasıl etkilediğidir.
İlk olarak, Valkyrie’nin, Captain Marvel ile kanka (bence sevgililer ;D) olduğunu öğrendik. Carol onu arıyor. Hemen yanına geliyor. Carol’ın kurtardığı birkaç düzine Skrull’u güvenli bir yere götürüyor. Bence, New Asgard’a götürüyor veya yeni bir yere. Bu yeni bir Thor filmine veya Secret Invasion'ın yeni sezonuna hazırlıktır. Skrullarla insanlar fena savaşa girecekler eminim.
İkinci olarak, bahsetmek istediğim, Dar-Benn’in ikinci büyülü-cinli bilekliği bulması... O ikinci bileklik de Kamala’nın eline geçti. Artık çok daha güçlü. Ya cinlerle savaşacak ya da Thunderbolts’u mu kuracak demeliyim? Belki de Young Avengers… Filmin kapanışında, Kate Bishop ve Pizza ekrana gelince çok heyecanlandım. Gerçekten yepyeni ekip kuruluyor ve herkes bir araya gelecek. Thunderbolts yapımı da şu an 2024 aralık veya 2025 ilk çeyreğinde çıkacak gibi duruyor.
Üçüncü gözlemim ise... Uzayda bir yarık oluşturmak için kree bir kadının (yani Dar-Benn) ortaya çıkması gerekmiyor. Bu filmin asıl amacı… Bakın, büyük ve kalın yazacağım: BU FİLMİN ASIL AMACI, BU PORTALI AÇMAKTI. Portal açılsın ki başka evrene geçelim. Başka evrene geçelim ki X-Men ile karşılaşalım. Yaaaaaaa. İşte burada heyecanlandı her izleyici. X-Men’den Beast bizi karşıladı. Uzaydaki o yarıktan içeri giren Monica orada kaldı. O evrende de bizim Dünyalılar onu buldu. Monica gözünü açtığında ilk annesini görüyoruz. Öldü sandık hepsini ama öyle değil. Sağlık merkezi gibi bir yerde… Dr. Strange filminde gördüğümüz Rambeau’nun bir varyantı ve yanında Beast. Ya şu an bu yazıyı da büyük bir heyecanla yazıyorum. O kadar harika bir Aftercredits ki bu…
Film heyecanlı olduğu için 3.5/5 puan verdim. Hikayesi gereksizdi ve sadece X-Men’leri göstermek için yarık açmak için bahaneydi bu senaryo.
O kadar saçmaydı ki Koreli abimiz Park Seo-joon’u harcamışlar. Saçma sapan müzik söyleyen insanlarla Indıan-Barbieland gezegeni gördük. O Koreli abimiz burada prens ve Carol ile evliler. Carol burada bu adamla evli, Dünya’da Valkyrie ile sevgili. Neler olmuş biz Carol’u görmeyeli.
Nick Fury yine uzay işlerine devam ediyor.
Bu kadar :D
Biçimsel olarak incelediğimde, dediğim gibi senaryo çok zorlama; resmen bilinç akışı yazıp her şeyi birleştirmişler. Açıkta kalan konular var ve hikaye, olay örgüsü tamamlanmıyor. Hatta en can sıkıcı olay, Monica'nın saçma bir teori uydurup, herkesin ona "aaa olabilir bak, çok zekisin sen" demesiydi. Kamala'nın ninesinin bilekliklerinin sırrı ve nasıl çalıştığı, kuantum cart curt... Nasıl üçünün de birbiriyle yer değiştirdikleri hakkında saçma konuşmalar gördük. Evet, fark ettim de bayağı kötü bir film. Ama Dr. Strange MOM kadar değil.
Ben gerçekten sıkıldım Marvel’dan. Konular bitmiyor evet. Güzel de yapıyorlar. Ama yoruldum. Sanırım bir de Loki yazısı yazıp emekli olmayı düşünüyorum. Artık bu fantastik ve kurgu dünyaların, geçici bir zevk verdiğini ve beynimi boşuna yorduğumu fark ettim. GERÇEK savaşların olduğu ve gerçek insanlarla bir arada yaşadığım dünyaya uyum sağlayamadım. Gerçekleri göremiyorum. Bir sinemacıyım. Film izleyemiyorum, hatta işim gereği film çekemiyorum, senaryo yazıp okuyamıyorum artık. Gün sonunda pişmanlıklarımı yenme isteğiyle içimi bu yazıya döktüm. Keşke diyorum bazen... Kaderim böyleymiş.
Comentarios