Özellikle tarihi filmleri çok seven biri olarak aynı konuyu işleyen farklı yapımları izlemeyi çok seviyorum. Bu yazımızda da Prag Kasabı lakaplı Reinhard Heydrich'in suikastını konu alan 2 ayrı filmden bahsedeceğiz. Tarihte suikastle öldürülebilen en üst düzey Nazi Generali Heydrich, Nazi istihbaratının başı ve Hitler'in ikinci adamı olarak tanınmaktaydı. Naziler tek bir kurşun dahi sıkmadan Çekoslovakya'yı işgal ediyor ve Berlin ile Viyana'dan sonra Yahudilerden arındırılacak 3. şehir olarak Prag'ı belirliyorlar. Bunun üzerine Çek direnişçiler Josef Gabrick ve Jan Kubis aracılığıyla en üst düzey yetkiliye bir suikast planlıyorlar. Her iki yapım da 1942'de Antropoid Operasyonu adı verilen bu suikast planını konu almaktadır.
DEMİR KALPLİ ADAM
Fransız - Belçika yapımı olan filmde olayları Nazi Generalin gözünden izlemeye başlıyoruz. Heydrich'e Demir Kalpli Adam lakabını Hitler'in bizzat kendisinin taktığı bilgisini filmden alıyoruz; Heydrich, nihai temizliğin (Yahudi temizliği) mimarıydı. Kol bandı ve getto konseptleri onun fikirleriydi. Filmin ilk yarısında Rosemund Pike'ın canlandırdığı karısıyla birlikte SS içinde parlayan bir yıldıza dönüşmesi anlatılırken cut'larla filmin ikinci yarısında operasyonun öteki tarafı, yani Çek direnişçiler anlatılmaya başlanıyor. Lakin tekrar ilk perspektife bir bağlama olmuyor, bu noktada anlatım karman çorman olmuş.
İşin kötü yanı suikast başarısız oluyor. Suikastten sonra saldırganları yakalayamayan Naziler, direnişçileri Lidice köyüyle bağlantısı olabileceğinden şüpheleniyor (halbuki yanlış bilgi) ve böylelikle Lidice katliamı başlıyor. Bir köy tamamen yok ediliyor; 199 erkeğin idamı, kadın ve çocukların gaz odalarına yollanmasıyla sonuçlanıyor. Nazilerin suikastçileri ihbar edenlere para ödülü ve elbette can güvenliği vaat etmesi üzerine içeriden birisi ihbar ediyor ve olanlar oluyor. Filmin sahneleri, müzikleri ve oyunculukları harika. Meşhur kilise sahnesi ise diğer filmle karşılaştırıldığında biraz yetersiz kalmış gibi gözüküyor.
ANTHROPOİD
İngiltere - Fransa - Çekya yapımı olan Anthropoid ise operasyonu bizzat direnişçilerin gözünden anlatıyor. Filmde özellikle İngiltere desteğinin altı çizilirken oyuncu kadrosu göz dolduruyor; Jamie Dornan ve Cillian Murphy'i bir arada izlemeye doyulmuyor. Filmde Reinhard Heydrich'i belki 10 saniye bile görmüyoruz, senaryo tamamen direnişçiler üzerine örülmüş. "Öldürmek, kayda değen bir yaşam için söylenir , biz ona suikast yapacağız."
Kan donduran malum kilise sahnesi Anthropoid'de çok daha uzun ve başarılı işlenmiş. Bu sahnede direnişçiler suikastten sonra kaçtıkları kilisede ablukaya alınıyorlar ancak kiliseyi tam 6 saat boyunca tutabiliyor. Özellikle direnişin diğer üyelerinin SS subaylarının eline geçmemek için siyanür yuttukları sahneler seyirciyi ekrana mıhlıyor.
Bu hikayenin tuhaf yanı ise suikasti başarısız geçen Prag Kasabı, patlamada saplanan şarapnel yarasının iltihap kapması üzerine sonradan ölüyor. Lakin direnişçiler kilisede sonları geldiğinde bu bilgiye sahipler miydi yoksa ölürken başarılı olduklarından haberdar değiller miydi, bu kısım her iki filmde de farklı anlatılmış.
Maalesef Prag Kasabı'nın suikasti sonrası Naziler, misilleme yapmak için 5000 Çekliyi idam ediyor. Tarihin bu karanlık sayfaları her iki yapımda da farklı perspektiflerden anlatılırken her iki yapımın da mümkünse peş peşe izlenmesini tavsiye ediyorum.
コメント