Depremin 40. günü. Hala enkazlar duruyor, hala cenaze bekleyenler bir umut, en azından cenazelerini bekliyorlar. Görünen acı tablonun vahimliğinden bihaber, dünya dönmeye devam ederken normalleşmenin de yavaş yavaş izlerini görmeye başlıyoruz. 40. gün, Hatay deprem sonrası kaybın en acı şekilde yaşandığı illerden biri. Dün bu 40. günde biz Samandağ kadınları olarak mor şallarımızı taktık sokaklara döküldük.

Enkazlardan geçilmeyen sokaklara doğru adım attık. Klasik bir cenaze uğurlaması yaptık, fakat bizim hüznümüz bu sefer isyanımız oldu. Reyhanlar ve bahhur eşliğinde bağırdık kadınlar olarak, bir nebze adalet aramayı umarak. "Helalleşmek yok, affetmek yok, unutmak yok!" dedik bağırarak.
Ana dilimizle de "Buradayız, gitmeyeceğiz!" dedik. Bizi buradan göndermeye çalışan binlerce insana isyan ederek adalet arayışımızı duyurmaya çalıştık.

Beraber yürüdük, beraber bağırdık ve hakkımızı aradık.

Sadece Hatay için değil, depremin yaşandığı Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Kilis, Malatya ve Elazığ illeri için de yürüdük. Kadınlarımızın haklarını aradık. Beraber dayanışma içinde toplandık ve seslerimizi yükselttik. Yardımsız, terk edilen bir şehir olarak anılıyor Hatay. Ölen binlerce kardeşimizin, komşumuzun göz göre göre yalnız kalmasını kaldıramıyoruz. Durumların görünenden vahim olduğunu anlatmak için bir şey yapamıyoruz.

Yardımsız bırakılan her can için sesimizi çıkardık. Kaderimize terk edildik. Yine de "Sesimi duyan var mı?" diye bağıranlara biz, halkımız ses verdik. Biz artık daha güçlüyüz. Hüznümüz ve acımız bizim isyanımız oldu. Kadınlar olarak biz kaldıracağız ayağa. Halkımızı, toplumumuzu, çocuklarımızı, hayvanlarımızı biz savunacağız. Unutturmaya çalışanlara karşı geleceğiz.


Hüznümüzü 40. gün dökmek mi daha acı yoksa hala kaderimize terk ediliyor olmak mı? Umutsuzca hala cenaze beklemek mi daha kötü yoksa sesimizi duyuramamak mı? Neyi düşüneceğiz? Kendi canımızı mı yoksa hayatta kalan son ailemizi mi? Sahipsiz kalmayacağımız zamanları dilemek, insanlığımızın ne kadar azaldığını kanıtlıyor sanırım. Beraber daha güzel günlere demekten başka çaremiz yok. Hakkımızı helal etmiyoruz.
Fotoğraflar: İris Eryılmaz
Comments